25 Haziran 2013 Salı

SÖZÜN ÖZÜ...





"Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez."
Mevlâna

"Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner." 
Alexander Everett

23 Haziran 2013 Pazar

BERAT GECESİNDE NELER YAPILMALI...



Büyüklerimiz, şunları yapmayı tavsiye ediyor:
1- Gece bir saat kadar ibadet etmekle, gece ihya edilmiş olursa da, vakti müsait olan, gece hiç uyumamalı. 
2- Mümkünse din büyüklerimizin kabirlerini ziyaret edip feyizlerine kavuşmalı. Büyüklerimiz için çok dua etmeli.
3- Kendimiz ve bütün müminler için, dua ve istiğfar etmeli. Namazdan sonra çok dua etmeli, özellikle hayırlı dua etmeli. Duada ısrar etmeli, yani duayı çok tekrarlamalı. Peygamber efendimizin Berat gecesinde okuduğu, (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen min-eş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen) duasını çok okumalı.
4- Aile efradıyla merhametli konuşmalı, onlara iyi davranmalı.
5- Kur’an-ı kerim okumalı, özellikle Rabbenâ âtinâ ve Âmenerresûlü’yü çok okumalı.
6- En önemlisi de, ilim öğrenmeli, bunun için de, Seadet-i Ebediyye ilmihâlini çok okumalı.
7- Kazası olmasa da, çok kaza namazı kılmalı. Namaz dışında secde ederek, secdede dua ve istiğfar etmeli, mümkünse toprağa secde etmeli, secdeyi çok yapmalı.
8- Güzel koku sürünmeli.
9- Allahü teâlâya hamd ve şükretmeli.
10- Yarın yani pazartesi günü de oruç tutmalı. Bunları başkalarına da öğretmeli.
 Tüm müslüman aleminin Berat Kandili mubarek olsun..

22 Haziran 2013 Cumartesi

HAYATIN AKSİSEDASI...




Bir adam ve oğlu bir vadide yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk takılıp düşer. Canı yandığından "AHHHHH" diye bağırır.
İleride bir dağın tepesinden "AHHHHH" diye bir ses duyar ve çocuk şaşırır.
Merak eder ve "SEN KİMSİN?" diye bağırır.
Cevap "SEN KİMSİN?" olur.
Aldığı cevaba kızıp "SEN BİR KORKAKSIN" diye tekrar bağırır.
Dağdan gelen ses "SEN BİR KORKAKSIN" dır.
Çocuk babasına dönüp "BABA NE OLUYOR BÖYLE?" diye sorar.
"Oğlum" der adam, "dinle ve öğren!" ve dağa dönüp "SANA HAYRANIM" diye bağırır.
Gelen cevap "SANA HAYRANIM!" olur.
Baba tekrar bağırır "SEN MUHTEŞEMSİN!"
Gelen cevap; "SEN MUHTEŞEMSİN!" Çocuk çok şaşırır, ama hâlâ ne olduğunu anlamamıştır.
Babası açıklamasını yapar "İnsanlar buna 'aksiseda/yankı' derler, ama aslında bu 'hayattır' der."

Hayat, daima sana senin verdiklerini geri verir.
Hayat, yaptığımız davranışların aynasıdır.
Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev!
Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!
Hürmet görmek istiyorsan insanlara daha çok muhabbet besle, hürmetli ol.
İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren.
Bu kaide/kural hayatımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.
Hayat bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aksi, aynada bir yansımasıdır.


20 Haziran 2013 Perşembe

SABIR..



Sabrın ne demek olduğunu anlamak için yürümeyi öğrenen bir çocuğa bakmak yeter...
Çocuk düşer, kalkar, gene düşer, kalkar, gene düşer...
Gene de yürümeye çalışır, yavaş yavaş öğrenir sonunda...
Bir gün artık hiç düşmeden yürür...
Büyükler de kendileri için önemli olan sonuçlara erişmek amacıyla,
Çocuktaki bu sabır ve yoğunlaşmayı gösterebilseler neler başarabilirler...

(...Eric Fromm)

16 Haziran 2013 Pazar

HASTALIKTA OKUNACAK DUALAR...





Ø Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki; "Kıyâmette, sahîfesinde çok istiğfar bulunanlara, müjdeler olsun!" Ölümden başka, her dertten kurtarır ve rızkı artırır. Eceli gelenin de, ağrısız, sıkıntısız ölümüne yardım eder.

Ø Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki; "Lâ havle velâ kuvvete okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafîfi, hemmdir." Buna, Kelime-i temcîd denir. Korkulu zamanlarda ve Cinden korunmak için de okunur. Hemm, gam, hüzün ve sıkıntı demektir.

Ø "Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil' aliyyil'azîm." okumak, sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi gelir.

Ø "Fâtiha""Âyet-el-kürsî" ve "Dört Kul" (Yani, Kâfirûn, İhlâs, 2 Kul eûzüleri) 7'şer defa okunup hastaya üflenirse, bütün âfetler, dertler, sihir, nazar, hayvan sokması ve ısırması için iyi gelir.

Ø Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Yağmur suyunu toplayıp, üzerine; (Fâtiha-i şerîfe, Âyet-el-kürsî, İhlâs-ı şerîf ve Kul-e'ûzü sûreleri) 70'şer defa okunur. Bu sudan aralıksız 7 sabah içenlerin hastalıkları, ağrıları zâil olur."

Ø Göz değen kimseye, Peygamber efendimizin bildirdiği şu tâvîzi okumalıdır: "E'ûzü bi-kelimâtillâhittâmmati min şerri külli şeytânın ve hâmmatin ve min şerri külli aynin lâmmetin." Bu tâvîz her sabah ve akşam 3 defa okunup kendi üzerine veya yanındakilerin üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytânların ve hayvanların zararından korur.

Ø Kayıp olan ve çalınan birşeyi bulmak için, hergün 25 defa; "Yâ câmi'annâsi li-yevmin lâ raybe fîhi innallahe lâ yuhlif-ül mî'âd icma' beynî ve beyne ....................... " duâsını okumalıdır. (Noktaların yerinde, kayıp olan şeyin ismi söylenir.)

Ø Dertlerden kurtulmak, murâda kavuşmak, din ve dünya zararlarından kurtulmak için, 500 defa "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah" ile evvelinde ve sonunda 100'er defa salevât-ıı şerîfe okuyup duâ etmelidir.

                Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye

9 Haziran 2013 Pazar

ALLAHÜ TELANIN EN SEVDİĞİ İBADET...




Ebû Muhammed Râzî hazretlerine
“rahmetullahi aleyh” bir gün dostları;
“Allahü teâlânın en sevdiği
ibâdet nedir efendim?”
diye sordular.
Büyük zat cevaben;
“En sevgili ibâdet, Müslümânların
birbirini sevmesidir.
Bu, îmânın şartıdır zâten.

Bunun için bir Müslümâna soğuk
durmak, kin beslemek, çok tehlikelidir.
Çünki bu düşmanlık, müslümânlığından
dolayı olursa, mâzallah îmânı götürür"
buyurdu.

8 Haziran 2013 Cumartesi

SÖZÜN ÖZÜ...




"İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin,
fakirlikten önce zenginliğin ve
ölmeden önce hayatın kıymetini bil." Hazreti Muhammed, aleyhisselam.
  

5 Haziran 2013 Çarşamba

MİRAC KANDİLİ..


Mirac gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmelidir. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bu gece iyi amel eden için yüz yıllık mükafat vardır.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]

(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]
Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir!

Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bütün bunları yapmak ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli ilimdir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]

HIRSIMIZIN ESİRİYİZ...



İnsanlar burada yazılanlara yüzde yüz hak verecektir, ama
içindeki ses kesinlikle bu felsefeyi kabul etmeyecektir.
Az veya çok hepimizde olduğu gibi, daha iyiye sahip
olma hırsı, zaten bu olmasa dünyada aç kalmazdı.
Bir hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.
Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir.
Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.
Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapmış el, bu yarıktan dışarı
çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama, kaçamaz
Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur, onu sadece onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde
açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır...!!!
Ben, maymuna benzer yanımız olarak sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin
bizim için birer tuzak olduğunu fark etmiyor oluşumuz olduğunu düşünüyorum:
Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak.
Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 20-30 kat büyük
evlere sahip olmak, belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir kösesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak.
Okumadığımız kitaplara sahip olmak, Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak. Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak. Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakin bir yazlık,
bir dinlence evine sahip olmak. Faizi, getirisi zarara uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol sıfırlı bir banka defterine sahip olmak. Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit ayıramadığımız başarılı ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara sahip
olmak,
Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol takımı taraftarlığına sahip olmak,
Oturmadığımız koltuk takımları, İzlemediğimiz dev ekran televizyonlar, Kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha neler nelere sahip olmak. Ya da sahip olduğumuzu sanmak.
Maymun gibi avucumuzda tuttuğunuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?
Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz.
Ah bunu bir anlayabilsek. 

2 Haziran 2013 Pazar

MUVAFFAKİYET DAĞA TIRMANMAYA BENZER..




Muvaffakıyet, bir dağa tırmanmaya benzer, biraz çıkarsın, bir rampada dinlenirsin, oturursun, yine çıkarsın bazen ayağın kayar, düşmezsinBazen ayağın kayar, birkaç metre düşersin, bir şey olmaz, toparlanırsın çıkmaya devam edersin. Ve bu böyle devam eder.
 Bazen temiz havadan ve manzaradan başın döner, sarhoş olursun, bazen de nefesin tıkanır, buradan kurtuluş olmadığını düşünürsün.
 Bazen kendini yalnız hissedersin.
 Bazen hedeflediğin bir basamağa daha çıkarsın, kendini çok güçlü-kuvvetli bulursun, o dağın ve dünyanın efendisi sen sanırsın.
 Kimileri zirveye çıkmadan inerler, kimi inmeyi başarır, kimi kurda kuşa yem olur dönüş yolunda, kimileri zirveye çıkmak  için  mücadeleye  devam ederler.
 Kimi zirveler kolaydır, kimi zirveler zorludur.
 En zorlu zirvelerin yolu cesetlerle doludur.
 Kolay zirveler, vasatların yoludur.
 Kimi zirveye çıkar, her şey manasını kaybeder.
 Kimi zirveye çıkar, kendini kaybeder.
 Kimi, zirveye çıkar,  "şimdi nasıl ineceğiz" diye
 Kimi zirveden inerken herşey anlamsızlaşır...
 Bazısı da inatçıdır hiç zirveye çıkamaz, ama her seferinde başka ve daha zorlusuna tırmanırBunlardan bazısı dağ yolunda kaybolur, bazısı sonunda en yüksek dağın zirvesine varır.
 Kimi işini bırakır, dağa tırmanır,
 Kimisi dağı bırakır, isçi olur...
 Başarı dediğin şey de bütün bunların arasında savrulur durur...

Talebenin maksadı, okulu başarı ile bitirip hayata atılmaktır. Müminin gayesi de, dünyadan iman ile ahirete gitmektir.
Veya asıl başarı;  öldükten sonra ahirette işe yarar şeydir. Ahirette işe yaramıyorsa...
HİÇTİR...