30 Aralık 2013 Pazartesi

OSMANLI ADALETİ


BEKİR HAZAR

İki Papaz... "Sen adil değil, zalimsin" diyorlar.
Karşılarında oturan kişiyi adalete çağırıyorlar.
Kolay değil. "Zulüm yapma" dedikleri kişi devletin başındaki adam.
O bir kral.
Bizans İmparatorluğu'nun sahibi.
Kral iki Papaz'ı dinledikten sonra askerlere dönüyor; "Bunları atın zindana" diyor.
Yıllarca zindanda kalıyor iki Papaz.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethediyor.
Mahkumlara af çıkarıyor.
Herkes bayram ediyor.
Ancak ortada bir gariplik var.
İki Papaz "Biz hapiste kalacağız." diyorlar.
Dışarı çıkmak istemiyorlar.
İstanbul'un Fatih'i anlamakta zorlanıyor . "Neden" diye sorduruyor.
İki Papaz'dan cevap geliyor; "Adaletin olmadığı dünyada içerisi dışarıdan daha rahat.
Bırak biz zindanda kalalım."
Sultan Mehmet bu cevapla şaşkına dönüyor.
İki Papaz'a teklifte bulunuyor. "Gidin emrimdeki toprakları gezin.
Eğer adalet yoksa, zulüm varsa haklısınız.
İstediğinizi yapın.
Zindandan çıkmayın.
Ancak tersi bir durum varsa hürriyeti seçin." 
İki Papaz teklifi kabul ediyor.
Padişah'tan aldıkları tezkere ile Bursa'ya geliyorlar.
Görülmekte olan bir davayı izliyorlar.
Davacı kadıya yakınıyor; "Bir Yahudi'den at satın aldım.
Sağlam dedi ama at hasta çıktı.
Size geldim şikayete.
Yoktunuz yerinizde.
Akşam eve gittim at öldü."
Kadı davacının yüzüne bakıyor, kararını açıklıyor; "İlk geldiğinizde burada olsaydım, dava görülecekti.
At da ölmemiş olacaktı.
Burada sorumlu olan benim.
Kendimi size at parasını ödemeye mahkum ediyorum." 
İki Papaz şoka giriyor.
Bursa'dan İznik'e geçiyorlar.
Yeni bir davayı izlemeye başlıyorlar.
İki kişi birbirine girmiş.
Taraflardan biri Kadı'ya anlatıyor; "Efendim ben bu şahıstan tarla satın aldım.
Toprağı sürerken saban bir şeye takıldı.
Kazdım bir küp altın çıktı.
Halbuki ben toprağın üzerini satın almıştım.
Altındakiler ilk sahibine ait."
Kadı diğer şahısa dönüyor; "Söyleyeceğin bir şey var mı?" diyor.
Tarlanın ilk sahibi cevap veriyor; "Efendim ben toprağın altını da üzerini de her yerini bu adama sattım.
Yerin altından çıkan bir küp altın benim olamaz."
Kadı kararını açıklıyor; "Her ikinizin de çocukları var.
Topraktan çıkan bir küp altın çocuklarınızın evlenmesinde harcanacaktır.
Dava bitmiştir." 
İki Papaz soluğu Fatih'in huzurunda alıyor ve diyorlar ki; "Osmanlı adaletinden emin olduk.
Dininizden olmayan Hristiyan papazlarının dahi zulme uğramayacağı adaletinize teslim oluyoruz.
Hayatımızı burada yanınızda geçirmek istiyoruz."
Aradan yüzyıllar geçiyor.
İki Papaz'ın FATİH'e ve KADILARA hayran olmasından 560 yıl sonra İstanbul.
Yer; FATİH'in karşı yakasındaki KADIKÖY...
Gezi eylemcileri ve Fatih'in torunları duvarlara yazıyor; "Zulüm 1453'te başladı."Vah ki ne vah!!!
Gençliğim eyvah!!!

12 Aralık 2013 Perşembe

ÖLÜM MÜMİNE HEDİYEDİR..

                                


Ebû Osmân-ı Hayrî “rahmetullahi teâlâ
aleyh” hazretleri, bir günkü sohbetinde;
“Ölüm, mü’mine hediyedir, ni’mettir.
Günâhı olanlara ise büyük musîbettir.
Fakîrlere rahatlık, zenginlere azabtır.
İnsan ölümü istemez. Halbuki ölüm,
ona hayırlıdır” buyurdu.
“Niçin hayırlıdır efendim?”
dediklerinde;
“Çünkü sâlih olan bir mü’min, ölümle
dünyânın eziyet ve yorgunluğundan
kurtulur. Zâlim kimselerin ölümüyle
de memleketler ve insanlar, rahata
ve huzura kavuşur” buyurdu.