31 Mayıs 2012 Perşembe

CENNETTE EVLİLİK VARMIDIR 2?


Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Rabbine itaat edip, kocasının hakkını ödeyen, ona hıyanet etmeyen kadınla şehit arasında, bir derece fark kalır. Kocası güzel ahlaklı bir mümin ise, onun kocası olur. Kocası uygun birisi değilse, Cennette Allahü teâlâ onu bir şehitle evlendirir.)[Taberani]

(Şehit, Cennette bir huri ile evlendirilir.)
 [İ. Ahmed]

(Cennet kızlarından biri dünyaya gelse, yerle gök arası güzel koku ile dolar ve ikisinin arasını aydınlatırdı.)
 [Buhari, Müslim]

Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Herkes aynı yaşta olacaktır.

Hangisiyle beraber olacak?
Sual: 
Cennette herkes eşi ile beraber olmayacak mıdır? Bir de iki evlenen kadının durumu nasıl olacak? İlk kocasını veya ikinci kocasını daha çok seviyorsa, kadına tercih hakkı yok mudur?
CEVAPİkisi de Cennetlik olursa herkes genelde eşi ile olacaktır. Ümm-i Habibe validemiz, kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecek diye bir suali sorunca, Resulullah efendimiz (Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur)buyurdu. Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz. Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Herkes aynı yaşta olacaktır.

dinimizislam.com

30 Mayıs 2012 Çarşamba

CENNETTE EVLİLİK VARMIDIR?


Evet, vardır, ama nasıl olduğu belli değildir. Çünkü orada nefs yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki: 
Dünyada olan şeyler birer görüntüdür. Her görüntünün bir de aslı olur. Asıl olmadan görüntü meydana gelmez. Dünyadaki şeylerin hepsinin asılları, gerçekleri Cennette vardır.

Cennette nefis yoktur. Nefis olmayınca günah işlemek de yoktur. Haremlik selamlık yoktur.

Bir kimse rüyada çeşitli meyveler yese, uyanınca bunun gerçek olmadığını anlar. Cennete giden insan da, dünyadaki şeyleri böyle hayal gibi görür, hakiki şeylere kavuşur. Dünyadaki şeyler, Cennettekilerin gölgesi, sureti gibidir. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Ölüp ahirete gidince dünyadakiler, rüyada görülenler gibi olacaktır. Bir hadis-i şerif meali:
(Cennet nimetleriyle, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.) [Beyheki]

İki günü aynı olan ziyandadır buyuruluyor. Ahirette de her gün nimetler artacaktır. Her gün aynı şeylerden farklı ve daha fazla zevkler alınacaktır. Yine her gün farklı şeylerle, farklı nimetlerle karşılaşılacaktır. Allahü teâlânın gücünden şüphe edilmez. İnsan, bilmediği şeyleri, bildiği ile mukayese etmeye çalışıyor. Hâlbuki bilinmeyen şey, bilinen şeye kıyas edilmez. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Dünya, ana rahmine göre Cennet, Cennete göre ise çöplük gibidir.) [M.Name]

Çöplükle Cennet mukayese edilir mi? Ana rahmindeki bir çocuğun, nasıl ki, dünyaya gelip, çeşitli olaylara karşılaşacağını bilmesi mümkün değilse, Cennete gidecek müminin de, orada kavuşacağı nimetleri bilmesi mümkün değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cennette işitilmeyen ve hayal bile edilemeyen nimetler vardır.)[Müslim]

Evliliğin de hakikisi orda olacaktır. Herkese eşi, çok güzel görünecektir. Benim eşimden daha güzeli, daha yakışıklısı yok diyecektir. Orada diğer zevkler gibi, evlilik zevkleri her gün artacaktır. Sonsuza kadar böyledir. Cennette evliliğin olacağı âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle sabittir. Kur’an-ı kerimde iyilere verilecek nimetler bildirilirken mealen buyuruluyor ki:

(Bunun yanı sıra biz onları, sürmeli gözlü 
[ceylan gözlü] hurilerle evlendiririz.) [Duhan 54]

(Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yarattık; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini aynı yaşta kıldık.)
 [Vakıa 35-38]

(İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel kızlar vardır.)
 [Rahman 70]

(Takva sahipleri için bahçeler, üzüm bağları, tomurcuk göğüslü aynı yaşta kızlar, içecek dolu kâseler vardır.)
 [Nebe 31-34]

(Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır. Onlar, gün yüzü görmemiş bembeyaz yumurta gibidir.)
 [Saffat 48-49]
dinimizislam.com

29 Mayıs 2012 Salı

MÜSLÜMAN İÇİN ZOR ASIRLAR..



Kıyamet yarın kopacak, öbür gün kopacak diye tarih verenlere itibar etmemelidir. Çünkü dünyada Müslüman bulunduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: 
(Allah diyen bir kimse kaldığı müddetçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]

Ama kıyamet yaklaştıkça Müslümanlar çok garip olacak, çok zulüm görecek, çok sıkıntı çekecek, dinini rahatça yaşaması çok zor olacaktır. Bir hadis-i şerifte, (Bir zaman gelir, sünnet unutulur, bid'atler meydana çıkar. Sünnete uyanlar garip olur, yalnız kalır. Bid'atlere uyan ise, kendilerine çok arkadaş, yardımcı bulur) buyuruldu. O zamandaki Müslümanların nasıl yaşayacağı sorulduğunda, (Sudaki tuz, sirke içindeki kurt gibi) buyuruldu. Dinlerini nasıl koruyacağı sorulduğunda, (Avuçtaki ateş koru gibi. Bırakırsa söner, tutarsa elini yakar) buyuruldu. (Şir’a)
Bir hadis-i şerif de şöyledir: 
(Öyle bir zaman gelecek ki, sünnetime tutunmak, avucuna ateş almak gibi olacaktır.) [Hâkim]

Müslümanlar, bütün dünyada garip olacaktır. Bir hadis-i şerif şöyledir: 
(İslam dini, garip olarak başladı, sonu da garip olacaktır.) [Müslim, Tirmizi] 

Garip olmasının sebebi ise, insanlar gittikçe bozulmaktadır. Bir hadis-i şerif de şöyledir: 
(En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tabiin] dir. Onlardan sonra da en iyiler onlardan sonra gelenler [Tebe-i tabiin] dir. Onlardan sonra gelenlerde yalanlar yayılır. Bunların sözlerine, işlerine inanmayınız.) [Buhari]

Her biri bir mucizeyi bildiren bu hadis-i şerifler gösteriyor ki, günümüzdeki insanların sözlerine ve işlerine ihtiyatla yaklaşmak lazımdır. Kendi sözlerine değil, eski âlimlerden bildirdiklerine itimat etmelidir. Şayet eski âlimler kötülenirse asla itibar etmemelidir. Yine bir mucizeye bildiren hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 
(Ahir zamanda sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacaktır.)[Asakir]

Peygamber efendimiz o zaman ne yapılacağını da bildirmiştir:
(Bu ümmetin son zamanlarında gelenler, önceki âlimleri kötülediği zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace, İbni Adiy, İbni Asakir]

Kıyamet alametini bildiren hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir:
(Haine itimat edilir, emine ihanet edilir.) [Haraiti]
(Hadisi bırak, Kur’ana bak diyerek beni yalanlayanlar çıkar.) [Ebu Ya’la]

(Kur’andan başka delil kabul etmem diyenler çıkar.) 
[Ebu Davud]
(Doğru söyleyenler yalanlanır, yalancılar kabul görür.) [İ.Ahmed] 

(Gençler, çocuklar âmir olur.) 
[Hakim]
(Camilerde binden fazla kişi namaz kılar, içlerinde bir mümin bulunmaz.) [Deylemi]

(Camiler ve hafızlar çoğalır, ama, hakiki âlim hiç bulunmaz.) 
[Ebu Nuaym]
(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.) [İbni Mace]

(İlmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir, insanları doğru yoldan saptırırlar.) 
[Buhari]

(İşler ehli olmayana verildiği zaman, kıyameti bekleyin.) 
[Buhari]

(Kıyamet kopmadan önce deccal çıkar, deccalden önce de 30 veya daha fazla yalancı deccaller gelir.) 
Bu yalancıların alametleri sorulduğunda buyuruldu ki: (Yeni âdetler çıkarıp dininizi değiştirenler çıkar, bunlardan sakının ve onlara düşman olun.) [Taberani]

(Hakkın peşinde olmak, garip ve yalnız kalmak demektir.) 
[İbni Asakir]
(Kötülerin arasında kalan salih kimse gariptir.) [Deylemi]

28 Mayıs 2012 Pazartesi

AHİRETTE BİZİ KURTARACAK İŞ..



İnsan, ya nefsi yani kendisi için veya Allah için yaşar. Nefsi için yaşıyorsa felakettir. Çünkü nefis denilen şey, Allah’ın düşmanıdır. Bizi yediren, içiren, besleyen yüce Rabbimizi bırakıp da nefsimiz için yaşarsak, sonumuz felaket olur. Hubb-i fillah ve buğz-i fillah bu dinin esasıdır. Hubb-i fillah dururken gidip de hubb-i nefsyapanı, yani Allah'ın düşmanı olan nefsini sevgili kabul edeni, Cenab-ı Hak nefsiyle baş başa bırakır, sonunda da Cehenneme atar.

Dünyada insanın nefsinden daha ahmak hiçbir mahlûk yaratılmamıştır. Çünkü nefsin her istediği kendi aleyhinedir, yani ateştir. Hem dünyada, hem âhirette dost, ancak Allah için olandır. Menfaat için olan dostlukların sonu mutlaka hüsrandır. Âhirette, bizi kurtaracak olan, ancak Allah için sevgidir.

Kıyamet kopar, terazi kurulur, herkesin hesabı görülürken, bir Müslümanın günahları ve sevabları tartılır, ama hikmet-i ilahi, tam eşit gelir. Melekler, (Yâ Rabbi, buna ne yapacağız?) derler. Allahü teâlâ, (Gitsin, akrabalarından bir sevab alsın, teraziye koyun, Cennete gitsin!) buyurur. Melekler, (Git, akrabalarından bir sevab al gel!) deyince, hemen sevinçle, anne, baba, kardeş, evlat, amca gibi akrabalarına gider. Çok az bir sevab lazım olduğu için pek ümitlidir. Durumu anlatır, (Çok küçük bir sevab verirseniz kurtulacağım) der, hepsine teker teker yalvarır, ancak zerre kadar sevab veren çıkmaz. Hepsi de, (Biz kendi durumumuzdan korkuyoruz) derler. O Müslüman, şaşkın, üzgün, boynu bükük gelir, (Bulamadım) der. Melekler durumu arz edince, Allahü teâlâ,(Dünyadayken onun din kardeşleri de vardı. Gitsin, bir de onlardan istesin!) buyurur. Melekler, (Git, bir din kardeşinden al gel!) deyince, gider bir arkadaşını bulur, (Vaziyetim kötü, çok az bir sevab verirsen kurtulacağım) diye durumunu anlatır. O Müslüman da, (Çok az da ne demek, al, hepsi senin olsun) der. Müslüman hemen sevinerek gelir, sevabları verir ve cennetlik olur. Melekler merak ederler, (Yâ Rabbi, buna sevablarının hepsini hediye eden Müslümanın hâli ne olacak? Bunun hiç sevabı kalmadı) derler. Allahü teâlâ, (Ben o sevgili kulumdan daha cömerdim, ona da hiç hesap sormayın! Kol kola Cennetime girsinler) buyurur.

İşte din kardeşi budur. Onun için dünyadayken ihlaslı, cömert, samimi, birkaç tane de olsa, böyle din kardeşimizin olmasına çalışmalıyız.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

RECEP AYINDA EDİLEN DUA KABUL EDİLİR...



Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Receb ayında Allah’a çok istiğfar edin; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.) [Deylemi]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şaban ayının 15. gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) [İ. Asakir] 

Receb ayında edilen dua kabul edilir, hatalar affedilir. Günah işleyenin cezası da kat kat olur.

Hazret-i Hüseyin "radıyallahü anh" anlatır:

Kâbe’yi tavaf ederken yanık sesle dua eden birini babam çağırdı. Güzel yüzlü temiz bir gençti. Ancak sağ tarafı felç olmuş, hareketsizdi. Ona dedim ki:
— Sen kimsin, vaziyetin ne böyle?
— Menâzil bin Lâhık... Ben çalgı çalmakla, şarkı söylemekle her yere ün salmış, Arabistan’ın artisti denilen ünlü bir kimseydim. Receb ve Şaban aylarında bile bu günahlara devam ederdim. Salih olan babam, beni bu günahlardan kurtarmaya çalıştı. Bana, (Allahü teâlânın azabı şiddetlidir, bir anda kahredebilir. Kötü arkadaşlardan vazgeç, bu kötü işleri bırak! Melekler ve bu aylar senden şikâyet ediyorlar) dedi. Nasihate hiç tahammülüm yoktu. Babamın üzerine yürüyüp, döverek susturdum. Üzüntülü ve kırık kalble, (Bu aylarda oruç tutar, geceleri ibadet ederim. Beytullaha gidip şerrinden korunmak için Allahü teâlâdan yardım dilerim) dedi. Bir hafta oruç tutup Kâbe’ye giderek, (Ey Rabbim, mazlumların âhını yerde bırakmazsın. Bu ayda, bu mübarek yerlerde yapılan duaları reddetmezsin. Hakkımı oğlumdan al, onu felç et) diye dua etti. Henüz duası bitmeden sağ tarafım felç oldu.
— Baban bu hâline ne dedi?
— Babamdan af ve özür diledim. Onun da babalık şefkati galip gelerek beni bağışladı. Beddua ettiği yerde, bu sefer şifa bulmam için hayır dua etmek üzere deveyle Beytullaha gelirken, devenin ürkmesiyle babam düşüp öldü. Şimdi çaresiz kaldım.

Hazret-i Hüseyin dedi ki: 
Babam gence dua etti. Receb ayında yaptığı dua bereketiyle Allahü teâlâ ona şifa ihsan etti.(Gunye)


25 Mayıs 2012 Cuma

NECİP FAZIL KISAKÜREK






Kendisini, bundan 29 sene evvel; yine böyle bir bahar günü (25 Mayıs 1983); yüz binleri bulan sevenlerinin elleri ucunda ebediyete uğurlamıştık. O:
“Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp götürsün beni tam dört inanmış adam” demişti ama; o ‘dört’ sayısı, bir ömür boyu verilen çileli mücadelenin sonunda milyonlara baliğ oluyordu...
O, iç ve dış kahpe düşmanların tertipleyip tatbik mevkiine koyduğu; “...1960’lara gelindiğinde Türkiye’de Allah diyen kalmayacaktır!” şeklindeki tarihin en karanlık, en şen’i ve en kirli oyununa; cemiyet planında, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdaki mücahitlerle birlikte karşı koyan ve o amansız ve emsalsiz mücadeleyi veren yegane kişiydi.
Fatih Camii’nin musalla taşına konan bu adam; ardında saf tutan, kendi ruh ikliminden beslenen ve bağlı olduğu manevi hançereden nefeslenen; Allah ve Peygamber sevdalısı milyonlarca gençle tarihe not düşüyor ve en zirveye diktiği burcunun tepesinden âdeta şöyle haykırıyordu:
“... Kafirler istemese de; Allah c.c. nurunu elbette ve muhakkak tamamlayacaktır!”
Necip Fazıl’ın nesli, Cihan İmparatorluğu maddesi ve manasıyla batarken doğan (bin dokuz yüzlü yılların başı) talihsiz kuşaklardır. Küfrün, irtidadın, imansızlığın, soysuzluğun ve kahpeliğin kol gezdiği meş’um yıllarda doğan bu kuşaklar; imanlarını kurtarıp selamet sahillerine kavuşmak için; önlerine konan cumudiyeyi (buzdağı) eritmek zorundaydılar. Evet; yine Üstad’ın tabiriyle belirtelim ki; o cumudiye (buzdağı) 3-5 kişinin nefesleriyle eritilerek geçilmiştir!
Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki görevinden alınmak istendiğinde; tek kelimelik dilekçeyle istifa eden ve; 60 kişilik sınıftansa, bütün bir vatanı sınıf addederek, cemiyet arenasına atılıp mücadele eden bu adam; çoktan muarızlarının boy hedefi olmuştu.
Halbuki daha düne kadar; “...Bir mısraı millete şeref verecek düzeyde” deyip tebcil ettikleri ve göklere çıkardıkları Necip Fazıl; Allah deyince; “... Sanatına yazık etti!” denilerek, kendilerince ademe (yokluğa) mahkûm edilmişti. Onlara göre; Kaldırımlar şiirini yazan şairdi; Sakarya Türküsü’nü yazan şair olamazdı. Zira Sakarya Türküsü şiirinde Allah vardı, Peygamber vardı.. O zihniyete göre ise; matbuat umum müdürlüğünün tüm gazete ve mecmualara geçtiği emir gereği: “Allah’tan ve Peygamber’den bahsetmek yasaktı!” 
FUAT BOL



Hatalarının nedametini, 
‘Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, 
Affet senden habersiz aldığım her nefesten’ 
diyerek ifade eden Üstad’ı rahmetle bir kez daha anıyorum...


Cumanız mubarek olsun üstada da bir Fatiha okumanızı dilerim 
sevgiler..



24 Mayıs 2012 Perşembe

REGAİP KANDİLİMİZ MUBAREK OLSUN...

Receb-i şerifin ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. 
Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.

Bu gece, Peygamber efendimizin babasının evlendiği gece değildir. Böyle söylemek yanlıştır. Resulullahın dokuz aydan önce dünyayı teşrif etmiş olduğunu bildirmek olur ki, bu da, noksanlık ve kusurdur. Her bakımdan, her insanın üstünde ve her bakımdan kusursuz olduğu gibi, Âmine validemizi nurlandırdığı zaman da, noksan ve kusurlu değildi. Bu zamanın noksan olması, tıp ilminde ayb ve kusur sayılmaktadır.

Bu geceye mahsus bir namaz yoktur. Regaib gecesini ibadetle geçirmeli, kazası olan, hiç değilse bir günlük kaza namazı kılmalı! Kazası olmayan da nafile namaz kılar, Kur’an-ı kerim okur, tesbih çeker, tevbe istiğfar eder. Bugün oruç tutup, gecesini de ihya etmek çok sevaptır. Mübarek gecelerde ve her zaman ilim öğrenmek hepsinden daha faziletlidir. İlmihal bilgileri en kıymetli ilimdir. Perşembe günü oruç tutup gecesini de ihya etmek çok sevaptır. (Gunye)

Receb ayında oruç tutmak faziletlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Receb ayında Allah’a çok istiğfar edin; çünkü Allahü teâlâ Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkleri vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.)
 [Gunye]

(Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Recebin hepsini tutmuş gibi sevap verilir.)
 [Miftah-ül-cenne]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) 
[İ.Asakir]

(Receb büyük bir aydır. Allahü teâlâ bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allahü teâlâ istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, 
"Geçmiş günahların af oldu” der. Receb ayında Allahü teâlâ Nuh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.)[Taberani]

(Receb ayında, takva üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip 
"Ya Rabbi onu mağfiret et" derler.) [Ebu Muhammed]

(Recebin ilk Cuma gecesini 
[Regaib gecesini] ihya edene, kabir azabı yapılmaz. Duaları kabul edilir. Yalnız, yedi kimsenin duası kabul olmaz: Faizci, Müslümanları aşağı gören, ana babasına eziyet eden, Müslüman olan ve dinin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın, çalgıcı, livata ve zina eden, beş vakit namazı kılmayan.) [S. Ebediyye] 

[Bunlar, bu günahlardan vazgeçmedikçe, tevbe etmedikçe, duaları kabul olmaz.]

Receb ayında yapılan dua kabul edilir, hatalar affedilir. Günah işleyenin cezası da kat kat olur.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

HER SIKINTIDAN SONRA..



Cüneyd-i Bağdâdî buyuruyor ki: (İhtiyâçlardan kurtulmanın ilâcı, muhtaç olduğun şeyi terk etmektir. Her ihtiyacını [hâsıl edecek sebebi] Allah’tan beklemelidir). 
Hadis-i şerifte, (İnsan, ihtiyaçlarını, Allaha havâle ederse, ihtiyaçlarını [husûle getirecek sebepleri] ihsân eder) buyuruldu. Meselâ, herkesin sana merhamet ve hizmet etmesini temîn eder. Yahyâ bin Mu’âz Râzî, buyuruyor ki: (Herkes seni, Allahı sevdiğin kadar sever. Allah’tan korktuğun kadar, senden korkarlar. Allaha itaat ettiğin kadar, sana itaat ederler.) 
Evlat ve âile ile dâimâ tatlı sözlü ve güler yüzlü olmalıdır. Onlarla da zarûret kadar, haklarını ödeyecek kadar görüşmelidir. Onların arasında bulunmak da, Allahü teâlâyı unutacak kadar uzun olmamalıdır. 

HER SIKINTIDAN SONRA... 
Kavuştuğun hâlleri herkese söyleme! Makam ve servet sahipleri ile çok görüşme! Her hâlinde, sünnete uymaya ve bid’atten sakınmaya çalış! Sıkıntılı zamanlarında, Allah’tan ümidini kesme, hiç üzülme! İnşirâh sûresinin beşinci âyetinde, meâlen, (Her sıkıntıdan sonra, ferahlık, kolaylık vardır) buyuruldu. Sıkıntılı ve ferahlık zamanında, hâlinde bir değişiklik olmasın! Varlık ve yokluk zamanları, hâlini değiştirmesin...

22 Mayıs 2012 Salı

ÜÇ AYLARIMIZ MUBAREK OLSUN...





Receb ayı
Hürmet edilmesi gereken dört kıymetli aydan birisidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
(Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır.) [Tevbe 36] 

Resulullah efendimiz, Receb ayına çok değer verir ve "Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir" diye dua ederdi. 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haram aylar, Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir.) [İbni Cerir] 

(Haram aylarda Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç tutana iki yıllık ibadet sevabı yazılır.)
 [Taberani]

(Haram aylarda bir gün oruç tutup bir gün yemek çok faziletlidir.)
 [Ebu Davud]

(Receb ayında Allahü teâlâya çok istiğfar edin; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar girer.)
 [Deylemi]

(Allahü teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.)
 [Gunye]

(Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Recebin hepsini tutmuş gibi sevap verilir.)
 [Miftah-ül-cenne]

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.)
[İ.Asakir]

(Receb büyük bir aydır. Allahü teâlâ bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allahü teâlâ istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, "Geçmiş günahların af oldu” der. Receb ayında Allahü teâlâ Nuh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.)
[Taberani]

(Receb ayında, takva üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip "Ya Rabbi onu mağfiret et" derler.)
 [Ebu Muhammed]

Recebin ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ, bu gecede, müminlere, ragibetler [ihsanlar, ikramlar] yapar. Regaib, ihsanlar, ikramlar demektir. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Regaib gecesi yapılan dua kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir. 

20 Mayıs 2012 Pazar

YÜZ ŞEHİT SEVABI


Peygamber efendimiz, (Ümmetim bozulduğu zaman, bir sünnetimi ihya edene yüz şehid sevabı var) buyuruyor. Yani, helâl haram, iyi kötü, doğru yanlış, küfür iman birbirine karıştığı zaman, bir sünneti yapana, yaptırana ve yayana, Allahü teâlâ yüz şehid sevabı verir. Eğer bu bir vacib veya bir farz, hele hele iman olursa, verilecek sevab bundan binlerce kat daha fazladır.
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında, iman bilgileri dâhil, bunların hepsi mevcuttur. Bu kıymetli kitapları yayan da, okuyan da, uyan da, yüz şehid sevabına kavuşur. Hattâ bu kitapları dağıtanın, namazı vaktinde kılamayıp, kazaya bırakma günahı varsa, o da affedilir, cezasından kurtulur. Bir namazı vaktinde kılmayıp, kazaya bırakmak çok büyük günahtır. Kaza etse bile, bu kazaya bırakma, vaktinde kılmama günahından ancak, kabul olan hacla, bir de bu kitapları yayarak kurtulabilir.
Bizzat kendisi yapamıyorsa, yapanlara malla destek veren de, bu sevablara kavuşur. Hattâ mücahitlerden fazla sevabı, mücahitleri donatan, silahlarını teçhiz eden alır. Bunlar olmasa mücahid neyle mücadele edecek? Hazret-i Osman’ın büyüklüğü de buradan gelir. Hattâ hiç hesapsız Cennete girecektir. Malla da o kadar çok destek verdi ki, Peygamber efendimiz, (Yâ Rabbi, Osman’a hesap sorma!) diye dua etti.
Müslüman, yaptığı iyilikleri ve kendisine yapılan kötülükleri unutmalı. Ama Allahü teâlâyı ve ölümü unutmamalı. Şeytan, insanları haram yoldan ziyade, ibadet yoluyla yıkar, kibre ucba düşürür, o insan kendini ve ibadetlerini beğenir. Zengin bir Müslüman, Ramazan-ı şerifte her gün çok büyük sofra açarmış. O mahallenin bütün fakir fukarası da ellerinde tasla gelip, yemek alıp giderlermiş. Namazında niyazında bir ihtiyar zat varmış, o da yemek sırasına girmiş. Şeytan adamlarına, (Bu ihtiyarın ibadetlerini bakın nasıl yok edeceğim) demiş. Hemen bir genç kılığına girip, yemek alma bahanesiyle eline bir tas almış. Ancak arkaya durmayıp, ihtiyarın önüne geçmiş. İhtiyar, (Niye kuyruğa girmedin?) diye sormuş. Genç, (Amca, açlıktan ölüyorum, ben oruçluyum, öne geçmek benim hakkım) demiş. (Sen bir gün oruçlusun, ben üç ayları tutuyorum. O hakka ben daha çok layığım) demiş. Şeytan, avanelerine göz kırparak, (O zaman hak elbette senin) demiş ve böylece, o ihtiyara nafile ibadetini söyleterek, onu riyaya düşürmüş...

19 Mayıs 2012 Cumartesi

ÜÇ ŞEYDE YANILAN İFLAH OLMAZ....


Eş, İş, Arkadaş. Bu üçünde yanılan iflah olmaz. Ben onu düzeltirim der ama düzeltemez. Kendisi onun gibi bozulur. Bir sepet sağlam incirin içine bir tane çürük incir koysanız hepsini bozar. Bir sepet sağlam incir o bir çürüğü sağlam yapamaz.

* Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun.

* Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.

* Kötü insanlarla arkadaşlık yapan, iyi kimselere suizan eder.

* İnsanların bilgilisi, insanların bilgisinden yararlanıp kendi bilgisini artırandır.

* Dört yerde dört şeyi korumak, iki şeyi unutmamak, iki şeyi de unutmak gerekir. 
Korunacak şeyler: Namazda gönül, halk içinde dil, yemekte boğaz, el evinde göz. 
Unutulmayacak şeyler: Allah'ın büyüklüğü ve ölüm. 
Unutulması gerekenler: Birine ettiğin iyilik ve sana yapılan kötülüktür.

* Şâh-ı Nakşibend hazretlerine, “Namazda hudû ve huşû nasıl elde edilir?” diye sorulunca buyurdu ki: '' Huzurlu bir halde helal lokma yiyeceksiniz. Huzur ile abdest alacaksınız ve namaza başlarken iftitah tekbirini kimin huzuruna durduğunuzu bilerek, düşünerek söyleyeceksiniz.”

* Cemaatte rahmet vardır. Bir cemaatte bir kişi, Allahü teâlânın sevgili kuluysa, duası makbul ise, onun hürmetine Allahü teâlâ hepsini affeder.

* İmanın temeli, hubbi fillah buğdi fillahtır. Yani, sevmesi de, sevmemesi de, Allah için olmaktır.

* Müslüman, Allahü teâlânın seçtiği sevdiği insandır. Onun seçtiğini ben seçmiyorum, Onun sevdiğini ben sevmiyorum, hiç böyle şey olur mu? 

* Kur'an-ı kerimin asıl tefsiri fıkıhtır. Ne yapılacak, nasıl yapılacak, nasıl korunacak, bunlar fıkıh ilmi ile mümkün olur. Dini bilmeden imanı korumak zordur.

* Hadis-i şerifte, (En hayırlınız, Kur'anı öğrenen ve öğretendir.)buyuruluyor. Bunun bir manası da, Kur'an-ı kerim İslamiyet demektir. İslamiyet’i öğrenen ve öğreten en hayırlınızdır demektir. Burada öğreten kelimesi önemli, yani doğru öğrendiğini doğru öğreten demektir. Kafasından konuşan değil.

* Müslümanın kıymeti, nuru ahirette belli olacak. Cehennem diyecek ki, çabuk geç, nurun ateşimi söndürüyor. 

* Nasıl ki bedenin rızkı varsa ruhun da rızkı vardır. Nasıl ki bedenin rızkı verilmezse hastalanır, sonunda ölür ise, ruhun rızkı da verilmezse hastalanır ve zamanla ölür. Ölmesi, Allah korusun, kâfir olması demektir. Namaz ve diğer ibadetler ruhun rızkıdır. Büyüklerin sözleri de ruhun rızkıdır. 

* İki şeyden kaçın: Çok yemekten ve çok konuşmaktan.

* Sabır, Allahü teâlâyı kullara şikayet etmemektir.

* Dünyada en makbul ibadetlerden birisi de, Allahü teâlânın rızası için insanlara yardım etmektir.

* Gömleğin ilk düğmesi yanlış bağlanınca, diğerleri de yanlış gider. Neticeyi değiştiremezsiniz ama başlangıcı değiştirmeniz mümkündür.

* Tedbir almamak kibirdendir.

18 Mayıs 2012 Cuma

HAYIRLI CUMALAR....




* Her günü son günün bil.
* Her namazı son vakit bil.
* Kibir her iyiliğe engeldir.

* İstişare etmek nefsi kırar.
* Hüküm neticeye göre verilir.
* Şer bir sel gibi çabuk yayılır.

* En zor iş din kitabı yazmaktır.
* En hayırlı iş dinimize hizmettir.
* Öfkelenme, halim ol, çok çalış.

* Şehid ölmek için dua etmelidir.
* Edep, kendini kusurlu bilmektir.
* Çok ibadet yapsan da tevbe et!

* Allah’tan korkan, selamete çıkar.
* İyilik edersen, hep iyilik görürsün.
* Müslümanın gönlü kırık olmalıdır. 

* Merhamet eden, merhamet görür.
* Güler yüz ve tatlı dil asrın silahıdır.
* Müminin yüzüne bakmak ibadettir. 

* Güler yüzlü olmak, iman alametidir.
* Ahirette her işinden sual edilecektir.
* Gaye bir insanı ateşten kurtarmaktır.

* Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir
* Kendinizi kimseden üstün görmeyin!
* Hizmet; vermekle olur, almakla değil.

* Benim dediğim doğru demek, kibirdir.
* Her sıkıntıya sebep, günah işlemektir.
* Haram ile beslenen vücudu ateş yakar. 

* Arkadaşların en iyisi Allah’ı hatırlatandır.
* Asık surat, çatık kaş, şekâvet alametidir.
* Mesaisine ehemmiyet vermeyen hırsızdır.


13 Mayıs 2012 Pazar

KADINLAR & ERKEKLER..



Erkeğin hayatında belki bir aşka yer vardır... 
-Kadının ise aşkında belki bir hayata... 
... 
-Erkekler deli gibi âşık olurlar, zamanla akıllanırlar... 
-Kadınlar ise akıllı gibi âşık olurlar, zamanla delirirler... 
... 
-Âşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz... 
-Âşık olan erkeğin gözünde ise her şey yeniden değerlenir. 
... 
-Çünkü âşık kadın ‘nasıl olsa bitecek’ sezgisi ile hareket eder... 
-Âşık erkek ise ‘nasıl olsa sonsuza dek sürecek’ yanılgısıyla... 
... 
-Âşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar; 
-Âşık erkekler ise dingin ve aptallar gibi bön... 


Kadınlar & Erkekler 
(... “Kadın... Erkek... Ve aşk” başlıklı Meryem Güner yorumu) TÜRKİYE GAZETESİ..


11 Mayıs 2012 Cuma

KORKU VE BELALARDAN KORUNMA DUASI VE HAYIRLI CUMALAR...







İmam-ı Rabbani hazretleri, talebeleri ile, uzak bir yere giderken, gece, bir handa kaldılar. (Bu gece bir bela zuhur edecektir. [Besmele ile](Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alimduasını üç defa okuyun) buyurdu. Gece büyük yangın oldu. Her odada eşyalar yandı. Duayı okuyanlara bir şey olmadı.

Dert, bela, fitne, hastalık, nazar, sihir ve zalimlerin şerrinden korunmak için, sabah akşam, imam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiğini hatırlayarak, 3 defa okumalıdır. Âyât-i hırz okununca da, bu duayı okumalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim duasını sabah 3 kere okuyana, akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hiç bela gelmez.) [İbni Mace]

Korkulu yerde ve düşman karşısında, emin ve rahat olmak için Li ilafi’yi [Kureyş suresini] okumalıdır. Tecrübe edilmiştir. Gece ve gündüz, hiç olmazsa, 11 defa okumalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: 
(“Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka” duasını okuyana, o yerden kalkıncaya kadar, hiçbir şey zarar veremez.)[Müslim]

(Issız bir yerde, bir şey kaybeden veya bir yardıma ihtiyacı olan, “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin” desin! Her yerde, sizin görmediğiniz Allah’ın kulları vardır. Korkulu yerde üç kere, Allah’ın kulları, bana yardım edin demelidir.) 
[Taberani] 




DEVAMI İÇİN http://www.dinimizislam.com/

10 Mayıs 2012 Perşembe

BAŞ AĞRISINI DİNDİRME YOLLARI...


Baş ağrısından kurtulma yolları
Baş ağrıları, tahammülü en zor rahatsızlıklardan biridir. Bu ağrılar bazen öyle şiddetli olur ki, insanı canından bezdirir. Baş ağrıları çok değişik sebeplerden kaynaklanır. Bunların en önemlileri; migren, göz, diş, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları, beyin kanaması ve kafa travmalarından kaynaklanan baş ağrıları, menenjit hastalığının sebep olduğu baş ağrıları ve grip-nezle gibi hastalıkların sebep olduğu baş ağrılarıdır. Ağrının sebebini bulmak için mutlaka doktora gitmek gerekir. 

Aşağıdaki reçeteler de baş ağrılarını dindirmek veya azaltmak için faydalıdır:

- 1 kahve kaşığı dövülmüş anason, 2 çorba kaşığı toz haline getirilmiş mesteki sakızı, 4 çorba kaşığı (50 gram) ufalanmış sinameki ve 5 çorba kaşığı süzme bal, macun haline gelinceye kadar karıştırılır. Günde bir kere, 1 çorba kaşığı yenir.

- Yarım litre gülsuyuna; 2 tutam kekik konur. 15 dakika bekletilir. Sonra, bu karışıma batırılarak ıslatılan bir bez parçası alna konur. 5 dakikada bir değiştirilir.

4 bardak suya; 1 tutam nilüfer çiçeği konur, kaynatılıp, süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.

- 4 bardak suya; 2 tutam nane ve 5 dilim limon kabuğu konur. Kaynatılır. Günde 3 çay bardağı içilir.

2 kahve kaşığı anason; ateşte yakılır, ezilir ve burna çekilir. Ayrıca, yarım kilogram semizotu, suda az haşlanıp, alna konur.

- 1 çorba kaşığı at kestanesi tohumu, iyice dövülür. Buruna, enfiye gibi çekilir. Sonra, alna 2 tane çiğ lahana yaprağı konur.

- 4 bardak suya; 3 çorba kaşığı demirhindi konur, kaynatılır. Günde 3 kere, soğuk ve şekersiz olarak birer su bardağı içilir.

- Baş, sirke ile yıkanır. İyice kurulanır ve alna ince dilinmiş patates konur. Patatesler, 10 dakikada bir değiştirilir.

- 1 baş sarımsak, havanda dövülür. Alna konur.

- 2 kahve kaşığı çörekotu, havanda dövülür, koklanır. Ayrıca, 2 çorba kaşığı defne tohumu, iyice dövüldükten sonra, 1 kaşık süzme balla karıştırılarak yenir.

- 1 adet limon, yuvarlak dilimler halinde kesilir, alna konur. Dilimler, 10 dakikada bir değiştirilir.