Nasıl rahatlığa kavuşulur. Değişen istikrârsız bir hayat yaşamaktayız. Hiç kimse kendinden emin değildir. Herkes halinden şikâyetçi, kavuştuğu nimetleri az görür, gözü başka nimetlerde. Gözünü toprak doyurur ancak.
Bütün insanlarda korku vardır. Ölüm korkusu hastalık korkusu, fakirlik korkusu, sevdiklerinden ayrılma korkusu. Korku!.. Korku!.. Korkularla geçen bir hayatın ne tadı olur?
Hadis-i şerifte buyuruluyor: “Ne kadar yaşarsan yaşa, bir gün öleceksin! Kimi seversen ve ne kadar seversen sev, bir gün ayrılacaksın! Ne yaparsan ve nasıl yaşarsan yaşa, karşılığını göreceksin!..”
Bir diğer hadis-i şerifte buyuruluyor ki: “Mü’min insan ne kadar nasiplidir; nimete kavuştuğu zaman şükreder sevap kazanır. Hastalıklara, sıkıntılara maruz kaldığı zaman da sabreder yine savap kazanır.”
Sabredersek sıkıntılarımız azalır, rahatlarız, üstelik büyük sevap kazanırız. Sabretmezsek, hastalığımız, sıkıntılarımız artar, günâhkâr oluruz.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) birine şöyle nasihatte bulunur: “Sabredersen kalemin yazdığı olur, sevap kazanırsın. Sabretmezsen yine kalemin yazdığı olur, günah kazanırsın!”
Takdiri ilâhi ne ise o olur. “Dünya da, içindekiler de baki değildir. Ne gâm baki, ne sürur” demişler.
2 yorum:
çok çok doğru cnm,Mevlam yolundan ayırmasın inş,bloğunu çok beğendim sık sık ziyaretine gelicem,sende bana gel..
sevgiler..
tşk ederim cnm hoşgeldin amin cümlemizi inşallah..Her zaman beklerim:) bende gelicem..
sevgiler..
Yorum Gönder