7 Ekim 2012 Pazar

BÜTÜN SÖZ VE HAREKETLER İSLAMİYETE UYMALI..



 Nasîhatların hülâsası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itâ’at etmenin ne demek olduğunu bildirmekdir. Tâat demek ve ibâdet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmak demekdir. Ya’nî, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emrlerine ve nehylerine uydurmak demekdir. Ya’nî her söylediğin ve her yapdığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmakdır. Şunu iyi bil ki, ibâdet şeklinde yapdığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibâdet olmaz, belki günâh olur. Eğer nemâz ve oruc iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramezân Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruc tutmak günâhdır, isyân etmekdir. Hâlbuki, oruc bir ibâdetdir. Fekat, emr ile olmadığından günâh oldu. Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veyâ böyle bir yerde nemâz kılmak da günâhdır. Hâlbuki nemâz bir ibâdetdir. Fekat, emr ile olmayınca isyân oluyor. Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı âilesi olan bir kız ile her dürlü oyun ve latîfeler yapması ibâdetdir, ya’nî sevâbdır. Bunun sevâbı hadîs-i şerîf ile bildirilmekdedir. Hâlbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fekat emr ile olduğundan sevâbdır. Görülüyor ki, ibâdet demek, yalnız nemâz kılmak, oruc tutmak değildir. İbâdet demek, islâmiyyetin emrlerine uymak demekdir. Çünki, nemâz ve oruc, islâmiyyete uygun olunca, ibâdet olurlar.
   O hâlde, bütün sözlerini ve bütün hareketlerini islâmiyyete uydur! Çünki, kim olursa olsun, islâmiyyete uymıyan ilmler ve çalışmalar, doğru yoldan sapmakdır ve Allahü teâlâdan uzaklaşmağa sebeb olurlar. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” işte bunun için, eskiden kalma ilmleri ve âdetleri neshetdi, değişdirdi. O hâlde, islâmiyyetin müsâadesi olmadan ağzını açmamak lâzımdır ve iyi bil ki, senin öğrendiğin ilmlerle Allah yolunda gidilemez. Şunu da bil ki, bu yol, kendilerine sôfi, ya’nî tarîkatçi ismini vererek, tarîkat büyüklerinin yolunda olduklarını iddiâ eden câhillerin, ma’nâlarını anlamadıkları, islâmiyyete uymıyan sözleri ile de gidilemez. Bu yolda ancak, nefs ile mücâdele edenler gidebilir. Nefsin arzûlarını, şehvetlerini islâmiyyetin dışına taşırmamak lâzımdır. Lâf ile gidilmez. İslâmiyyetde yeri olmıyan sözler ve ilmler ve şehvet ile karışmış gâfil kalb, şekâvet ve felâket alâmetleridir.  
.
Ey oğul risalesi.


Hiç yorum yok: