27 Mayıs 2013 Pazartesi

AYNI HİSSİYATI DUYANLAR ANLAŞABİLİRLER...



Adamın biri artık hanımının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve ona işitme cihazı almayı düşünüyormuş.
Bu durumu aile doktoruyla istişare etmiş; doktor adamın hanımının ne  kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir metod, yol tavsiye etmiş. 
'Yapacağın şey şu; hanımından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi daha yaklaşarak tekrarla...' 
O akşam hanımı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam, öğrendiğini tatbik etmeye başlamış. 40 adım uzaklıktan hanımına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Cevap alamamış.
Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış:
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?'  
Gene cevap gelmemiş.
Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş:
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?'
Hâlâ cevap alamayınca adam mutfağın kapısına gelmiş, artık mesafe iyice azalmış ve soruyu  tekrarlamış:
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Gene cevap alamamış.
Bu sefer hanımına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş:
--'Hayatım bu akşam yemekte ne var?'
--'Canım, hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk, taavuuk, taaavuuuk!...'
   
Belki de umumiyetle  düşündüğümüz gibi problem daima karşımızdaki kişilerde  olmayabilir.
Problemlerin sebebini biraz da kendimizde arasak olmaz mı?...
Problemin bizde olmadığını nereden biliyoruz, hiç araştırdık mı?...
  
Aynı dili konuşanlar değil, Aynı hissiyatı/duyguları paylaşanlar anlaşabilir. / Hz. Mevlana
Kalıpların değil, kalplerin beraber olması önemlidir. E.Ören “rahmetullahi aleyh”

Hiç yorum yok: