Peygamber efendimiz, (İnsanların iyisi, insanlara faydalı olandır, kötüsü de onlara zararlı olandır) buyuruyor. Yapılan iyiliklerde, dinli dinsiz fark etmemeli. Çünkü hepsi Allahü teâlânın kuludur. Bugün dinsizdir, belki yarın Müslüman olur, biz bilemeyiz.
İbrahim aleyhisselam, misafirsiz hiç yemek yemezdi. Misafir yoksa beklerdi. Bir gün, seksen yaşında bir ihtiyarı misafir olarak kabul eder. Üç gün ona gerekli hizmeti, en güzel şekilde yapar. Tabiî ihtiyar çok rahattır, yer içer, yatar kalkar. Ama bu ihtiyarın dinden imandan haberi yoktur. İbrahim aleyhisselam, belki gece ibadet ediyordur diye düşünür, ama gece de bir şey yaptığı yok. Ne Allah’a hamd, ne de iyilik edene teşekkür ediyor. Sonunda dayanamaz, onu evden çıkarır. O da,(Çağırdın geldim, kovdun gidiyorum) der. Hemen Cebrail aleyhisselam gelip, der ki:
(Yâ İbrahim, senin bu hareketine Rabbim gücendi, sitem etti. “Bu kulum bana inanmadığı hâlde, ben ona seksen yıl rızık verdim, hiç aç bırakmadım, kusurlarını da yüzüne vurmadım. Halilim İbrahim ise üç gün sabredemedi, kulumu kovdu, kalbini kırdı. Özür dileyip hemen gönlünü alsın” buyurdu.)
İbrahim aleyhisselam, koşup adama yetişir, kendisini affetmesi için çok yalvarır.(Ömür boyu sana hizmet edeyim) der, ama ne dediyse ihtiyar kabul etmez, (Sana ne oldu? Az önce kovdun, şimdi niye yalvarıyorsun?) der. İbrahim aleyhisselam ise, kendisinin peygamber olduğunu, Cenab-ı Hakk’ın ikazına maruz kaldığını söyler. Cebrail aleyhisselamın bildirdiklerini anlatır. (Rabbimin beni affetmesi için, senin beni affetmen lazım) der. İhtiyar çok şaşırır, (Yani Allah, benim için sana Cebraili mi gönderdi?) diye sorar. İbrahim aleyhisselam(Evet) der demez, ihtiyar, (Böyle bir yaratana kurban olurum, hemen Müslüman olmak istiyorum) diyerek, kelime-i şehadet getirip Müslüman olur.
Demek ki, yaratandan ötürü, yaratılan herkese iyilik etmeli, hiç kimsenin kalbini kırmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder