6 Kasım 2012 Salı

İSLAMİYETİN ŞÜKRÜ....




Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyan, seven, onların yolunda dinimize 

hizmet etmeye çalışan kimse, bu özel nimetin kıymetini bilmeli, şükrünü eda etmeli. Şükretmezsek, sahip olduğumuz bu büyük nimet, bir anda elimizden gidebilir.

En çok korkulacak husus, bu nimete kavuştuktan sonra, tekrar eski hâle düşmektir. Bu nimetin şükrünü eda etmeli ki, eski hâle düşülmesin. Kur’an-ı kerimde mealen,(Verdiğim nimete şükretmezseniz, elinizden alır, şiddetli azap ederim)buyuruluyor.


Dinimize hizmet etmekle ancak bu nimete şükredilmiş olur! Çünkü biz, hizmet edenlerin sayesinde Müslüman olduk.

Vakti boşa geçirmemeli, Allahü teâlânın verdiği bu nimetten mahrum kalmamalı. Âhirette günahların dağ gibi yığıldığı günde, bizi ancak bu hizmetlerin sevabı kurtarabilir. Bu sevablardan mahrum kalan, çok pişman olur. Âhiretten dünyaya bir daha gelmek yoktur.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz[hısım, akraba ve yakınlarınız], kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve meskenler, size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, Allah’ın emri [azabı] gelinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez.)
Allah’ın (Sevmeyin!) dediklerini sevenin sonu elbette felaket olur. (Sevin!)dediklerini sadece Onun rızasına kavuşmak için seven ise aziz olur.

Hiç yorum yok: