Evliya zatlar, hep
cömert, tatlı dilli ve güler yüzlü olur. Çok neşeli, hep güler yüzlü bir zatın
olduğunu duyan birisi, ona mektup yazar, (Allah aşkına söyleyin, sahiden mi,
yoksa numaradan mı gülüyorsunuz? Eğer gerçek ise, bunun bir sebebi olmalı. Kimi çocuklarından, kimi
işinden, kimi eşinden, kimi âmirinden çekiyor, herkesin bir derdi var. Herkes
kan ağlarken gülmek şaşılacak bir şeydir. Bunun sırrı nedir?) der. O zat,
mektubu okuyunca yine gülüp, şöyle bir cevap yazar:
(Kardeşim, Allah için
söylüyorum ki, gülmem numaradan değildir. İçimden gelerek gülüyorum. Bunun
sırrı, ölüme hazır olmaktır. Ölüme hazır olan, neşeli olur. Asıl memleketine
gidecek, sevdiklerine kavuşacak olan bir insan, eğer her hazırlığını yapmışsa,
bavulu hazırsa, bu kimse bineceği vasıta, bir an önce gelse de gitsem diye
neşeyle bekler. Üstelik, her gün ölümü çok hatırlayan şehid olarak ölür.)
Hayat hayâldir. Ömrümüzün
geçen kısmı hayâl oldu. Her kemalin bir zevali, her yokuşun bir inişi, her
ömrün bir sonu var. (Her nefis [her canlı, her insan] ölümü tadacaktır) mealindeki âyet-i kerimenin, âhiretin
varlığına ve ölümden sonra hayatın devam ettiğine delil olarak yeterli olduğu
bildirilmiştir. Tatmak, hayatın varlığını ve devam ettiğini gösterir. (Ölümü tadacaktır)deniyor, (Yok olacaktır) denmiyor.
Bin kılıç darbesinden
daha şiddetli olan ölüm acısını, herkes çekecek. Cenab-ı Hak, sevgili
kullarına, bu acıyı duyurmayacak, onlara (Âb-ı
Kevser) içirecek. Onlar,
narkoz olmuş kişinin ameliyatta acı duymadığı gibi, ölürken acı duymayacak.
Herkes imanına, ihlâsına, ibadetine göre, bu acıyı tadacak. Yani bazılarına
ölüm, çok acı gelirken, bazılarına daha az acı gelecek, bazıları ise hiç
duymayacak. Onun için, (Yâ
Rabbi, bize şehid olarak ölmek nasip et!) diye
dua etmeliyiz.
Şehidler de, ölümü tadar,
ama onlara tatlı gelir. (Şehidlere
ölü demeyin! Onlar bilmediğiniz bir hayatla yaşıyorlar) mealindeki âyet-i kerime ile övülen
şehidler, Cenab-ı Hakk’a çok yalvarırlar, (Yâ Rabbi, bizi bir daha dünyaya
gönder! Biz bir kere daha şehid olmak istiyoruz. Şehidliğin kıymetini, kavuştuğumuz
büyük nimetleri dünyadakilere anlatalım) derler. Allahü teâlâ, (Benim takdirim öyle değildir,
dünyaya geri dönemezsiniz, ama onların rüyasına girip içinde bulunduğunuz
nimetleri anlatabilirsiniz) buyurur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder